23 Eylül 2016 tarihinde Türkiye’nin kredi notunu indiren bu kuruluş Cuma gecesi sürpriz bir karara imza atarak durağan olan not görünümünü negatife çevirdiğini açıkladı.
Altı ay dahi dolmadan alınan bu aksiyon sürpriz oldu. Esas olan kredi notudur. Moody’s Türkiye’nin kredi notunu değiştirmedi. Halen yatırım yapılabilir kategorinin bir basamak altındaki yerimizi koruyoruz.
Ancak durağan olan görünümü negatife alarak 12-18 ay içinde gerçekleşebilecek not değişikliğinin yeni bir indirim olabileceği sinyalini verdi. Futbol örneği üzerinden bakarsak sarı kartını kullandı.
Borsanın bu kararın etkisi ile haftanın ilk gününde çok sert bir değer kaybı yaşamasını veya döviz kurlarının çok sert bir yükselişe imza atmasını beklemiyorum.
Türkiye için yatırım yapılabilir ülke notunu kaybetmek önemli bir eşikti ve ne yazık ki Eylül ayında Moody’s Ocak sonunda da FITCH bu rütbeyi sökerek bizi bir alt lige zaten indirmişti.
Bununla birlikte görünüm durağan olsa ne olur negatif olsa ne yazar, zaten olan oldu bundan sonrası düğün bayram diyemeyiz.
Biz beğensek de beğenmesek de Moody’s S&P ve FITCH küresel aktörler tarafından ciddiye alınıyor, yatırım kararlarında çok etkili oluyorlar.
Borsayı dövizi bir kenara bırakalım. Gerek kamu gerek özel sektör borcu çevirirken düşük notla sahne aldığında daha yüksek faiz ödemek zorunda kalıyor.
Yurtiçi faizi de bir kenara bırakalım. Kol kırılır yen içinden kalır. Ama dış alemden aldığımız borçları çevirirken veya yeni borçlanmaya giderken daha yüksek faiz maliyeti ile karşılaşmamız ülke refahından dışarı çıkış anlamına geliyor.
Kalıcılaşacak her bir puanlık maliyet artışı dış borcu çevirirken Türk toplumunun senelik bazda yaklaşık 4 milyar dolar daha fazla bedel ödemesi demek.
Moody’s bu kararı aldı diye Türkiye’nin borçlanma maliyetleri 1 puan artmaz. Belki % 0,2’lik bir etki görürüz. Ancak son 3-4 yılda olan zaten oldu. Risk primimiz yükseldi.
Bu karar kayıpları telafi etmemizin daha da zorlaştığına, zaman içinde notumuzun bir kategori daha düşerek görece daha yüksek bedeller ödemek zorunda kalabileceğimize işaret ediyor.
Bu bakıma alınan kararı önemsemeli ve en azından 2019-2020 perdesinde notumuzu yeniden yatırım yapılabilir kategoriye yükseltmeliyiz.
2008 Mortgage krizinde itibar kaybı yaşamış olsalar da bu üç kuruluş halen ülkemize gerek portföy kanalı ile gerek doğrudan ( fabrika kuran & şirket satın alan ) yatırım yapan yabancılar üzerinde güçlü etki gösteriyorlar.
Ve alınan karar özetle; Türkiye ekonomisi iyi gitmiyor. Riskler baskın. İleride şartlar görece daha olumsuza evirilebilir mesajı içeriyor.
Bu bakış açısını değiştirecek hamleler gerçekleşmedikçe Moody’s kararının zamana yayılmış biçimde borsa döviz ve tahvil faizleri üzerinde negatif etkilerini görmeye devam edebiliriz.
BORSA İSTANBUL
Haftanın ilk gününde bu kararın endeks üzerinde ölçülü negatif bir etki göstereceğini düşünüyorum. Ancak Moody’s fiyatlaması ne oldu sorusuna salt pazartesi performansına bakarak yanıt üretemeyiz.
Belki bu hafta bütününde dünya borsalarından ortalama % 1 önümüzdeki birkaç haftanın toplamında % 2-3 kadar negatif ayrışarak tamam bu da geride kaldı diyeceğiz.
Ancak diğer borsalara kıyasla halen belirgin iskonto taşıyan ve pozitif ayrışma alanını koruyan Borsa İstanbul yabancıların kuşkulu bakış açısı değişmedikçe dünya borsalarından daha iyi performans göstermekte zorlanacaktır.
Başka bir deyişle Moody’s kararını diğer kuruluşların değerlendirmeleri de teyit ederek takip ederse örtülü biçimde ( pozitif ayrışmayı engelleyerek ) fiyatlamalarda etki göstermeye devam edebilir.
5 Mayıs tarihinde S&P ve 21 Temmuz’da FITCH ülkemize ilişkin not değerlendirmesi yapacaklar. S&P Türkiye’yi yatırım yapılabilir kategorinin iki alt liginde FITCH ise Moody’s gibi bir alt liginde görüyor.
S&P görünümü negatif olarak belirlemişti. FICTH nezdinde ise görünümümüz durağan ve Moody’s kararını takiben onların da görünümü negatife alma ihtimali yükseldi.
BIST üzerinde Moody’s kararından daha güçlü etki göstermesini beklediğim faktör Dow Jones.
ABD borsaları Kasım ayından bugüne çok güçlü rallilere imza attılar. Dow Jones bu perdede 18.000 puandan 21.000 puana yükseldi.
Lokomotif koşar da vagonlar durur mu ? Aynı perdede tüm borsalar benzer oranlarda değer artışları yaşadılar.
Borsa İstanbul’un 72.000 puandan 90.500 puana kadar süren yükselişinin de yakıt kaynağı bu küresel hareket oldu. Yabancıların gözlüğü ile dolar bazında bakarsak Aralık başında 20.500 olan BIST altı haftadır 24.000 – 25.000 $ bandı içinde dalgalanıyor.
Dow Jones 3 haftadır değer kaybetmiyor. Ancak yükselişi de sürdüremiyor. Geride kalan sekiz yılın seyahatine koordinat teşkil eden trend direnci ( aşağıdaki grafikte kırmızı çizgi ) adeta fren etkisi göstermişe benziyor.
Yine borsaların haftalık performanslarının yer aldığı aşağıdaki tabloya bakarsanız zaman zaman öncü sinyaller ürettiği düşünülen DJ Transport endeksinin geçen haftayı % 1,5 kayıp ile son sırada tamamlaması bana ABD endekslerindeki yatay halin bir patinaj olarak değerlendirilebileceğini düşündürüyor.
2009 yılında 7.000 puan olan Dow Jones’un düşüş trendine girmesini beklemiyorum. Bazı analistlerin senelerdir belirli aralıklar ile seslendirdiği Dow Jones ‘da balon var görüşüne de katılmıyorum.
ABD ekonomisi güçlü bir biçimde büyüyor ve şirket karları gelişim gösteriyor. Önümüzdeki bir belki iki senelik süreçte yükselişin mola & düzeltmeler eşliğinde sürebileceği görüşündeyim.
Ancak kısa vadede ABD borsalarında % 5 ( negatif haberler ile beslenirse % 8-10 ) kadar bir düzeltme yaşanabileceğini düşünüyorum.
Lokomotif endekste bu gerçekleşirse diğer borsalara da yansıyacağı ve 16 Nisan için şafak sayan BIST’in de bu akımın dışında kalmasının zor olacağı görüşündeyim.
HİSSE SENEDİ SEÇİMİ – AKADEMİ PUSULA İSTANBUL
Borsada hisse senedi tercihleri asgari endeksin yönünü doğru tahmin etmek kadar önemlidir. Herhangi bir bilgi & deneyimi olmayanların dahi kolayca öğrenebileceği bir anlatım ile hisse senedi seçimi eğitimini 01 Nisan 2017 tarihinde İstanbul’da gerçekleştireceğim.
Eğitim programının içeriği ve kayıt için Akademi Pusula ( 0530 566 67 16 ) ile iletişime geçebilir, web sitesini inceleyebilirsiniz. http://pusulaninotesi.com/hisse-senedi-secimi/
DOLAR CEPHESİ
FED kararının beklentiler ile limitli kalması geçen hafta gelişen ülke paralarında çarpıcı bir ralliye neden oldu.
TCMB’nin hareket kabiliyetini arttıran 0,75 puanlık GLP limitindeki revizyon ile de beslenen bu süreç USDTL’de haftanın son işlemlerinde Trabzon’un plakasını tabelaya getirdi.
Tek başına Moody’s kararının döviz cephesinde sert bir yükselişi sağlamasını beklemiyor, 3.67 yakın direncinin üzerine seyahat için dış borsalarda bir düzeltmeye ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
Ancak bu düzeltmenin gerçekleşmesi durumunda USDTL’de yolculuğun 3,73-3,75 bandına kadar sürmesi çantada keklik bir senaryo olmayabilir.
Gelişen ülkelere para girişi kuvvetli ve pekala tahvil marketlerine akımın sürmesi ( yabancıların bu ülke grubunda hisse satıp tahvil alması ) kanalı ile para piyasalarıyla borsa endeksleri arasında bir ayrışmaya da şahit olabiliriz. Haftaya buluşmak dileği ile …